Yaşanmadan, tüketilmeden kaybolmaz, ölüm sonrasında tutulan yas gibidir. Ayrılık acısını geçirmenin tek bir yolu vardır, zaman!
Ayrılıkların ardından oluşan genel düşünce şudur: “Bir daha asla!” … Kimseyi böyle sevemeyeceğimizi, onun yerini başkasının dolduramayacağını ya da tam tersi bir etki olarak, aşkın olmadığını, sevgilerin sahte olduğunu, hepsinin bir yalan olduğunu düşünürüz. Başka bir erkeğin bize dokunması aklımızın ucundan bile geçmez. Bu tarz düşüncelere o kadar inanırız ki, kim ne derse desin kar etmez.
Bu anlattığım genel olarak bir ilişkinin ardından ortaya çıkan düşüncelerdir. “Aman, biri giderse öteki gelir” gibi söylemler ise, dışardan bakan göze şunu anlatır: Ya ortada gerçek anlamda bir aşk yoktur; ya da kişi acısı ile baş etmenin yolunu inkarla bulmuştur.
İlişkinin bitmesiyle beraber insanlar çeşitli ruh hallerine bürünürler. Bunların başında depresyon gelir. Yalnız kalmak ihtiyacı, hayattan zevk almamak, umutsuzluk, pesimistlik, etrafındakilere tahammül edememe, uyumak isteği, karanlık odalar, normal yemek düzenin değişimi gibi bir çok etki görülür. Bu durumda kalan ister siz olun, ister bir yakınınız; biraz böyle yaşamasına müsaade edilmelidir. Ancak süre çok önemli, inzivaya çekilerek geçebilecek süre en fazla 1 haftadır. Eğer bu zaman aşılmışsa, duruma müdahale etmelisiniz. Bu ilk seviye en ağır olanıdır ve en çok can acıtanı…
İlk haftadan sonra öz disiplininizi devreye sokun ve istemeseniz de biraz gün ışığına çıkın. İkinci seviyenin olmazsa olmazı dostlardır. Özellikle arkadaş değil dost diye yazdım, çünkü bu sürece tahammül karşı taraf için zordur ve buna ancak dostlar dayanır. Bu seviyede, etrafındakiler beyaz bayrak sallayana kadar konuşacaksın. İlişkini, aşkını, yaşadıklarınızı, kızgınlığını, bilmem kaçıncı defa anlatıp, rahatlamak gerekir. Bu da tüketmenin bir yoludur. Ayrıca bu seviyede resimlere bakıp ağlamak, sessiz telefonlar açıp sesini duyup kapatmak, ortak tanıdıklardan onunla ilgili bilgiler almaya çalışmak, aşk filmleri seyrederek böğüre böğüre ağlamak mübahtır.
Üçüncü seviyeye gelen bir ayrılık mağduru, artık sosyal hayatın biraz farkına varmaya başlar. Karşısındaki konuşurken çoğu zaman gerçekten dinler, arada bir yine akıl sevgiliye kayar ama bu çok önemli değildir. Üzüntü, yerini özlem, kızgınlık ve sevgi arası karmaşık bir duyguya bırakır. Bu seviyede en sık rastlanılan durum, hesaplaşmadır. Kişi, ilişkisini, sevgilisini, anılarını, geçen zamanı, emeklerini tekrar düşünür ve bir muhasebe durumu oluşur.
İşte bu, tehlikeli sürecin başladığı andır. Yüzleşme sürecindeki kişi birkaç çözüm bulur. İlk akla gelen ise, intikamdır. Bu dönemde yapılmaması gereken hareketler arasında, intikam için başka biriyle yatmak, onun arkadaşlarından birisini gözüne kestirmek gibi davranışlar gelir. Bunları yapmak o an içinde muhteşem ve işe yarar bir buluş gibi görünse de, (emin olun sizden önce çok kişi denedi..) daha sonraları derin izler bırakan pişmanlıklara dönüşme ihtimali çok yüksektir. Ayrıca alışverişe çıkmak, hayata yön verecek önemli kararlar almak, bağımlılığa sebep olacak nesnelere sığınmak gibi davranışların da üstüne kırmızı ve büyük bir çarpı koyuyorum.
Bunların dışında, çok karşılaşılan ve eski sevgiliyi etkileyeceği düşünülen birkaç hamleyi de açıklamam gerekiyor. Mesela, gideceğine emin olduğunuz mekanlara başka bir erkekle giderek, çok eğleniyormuş gibi tüm gece şuh kahkahalar atmak; bir arkadaşınız vasıtasıyla asparagas haberler yaymak (çok hasta, kanser oldu, evleniyor vb..), karşılaştığınızda normalde davranmayacağınız gibi davranmak; bunlar eski sevgiliye karşı sizi sadece komik duruma düşürür. Daha da önemlisi, “iyi ki ayrılmışım, baksana neler yapıyor” şeklinde bir cümle kurmasına sebep olur.
İlk üç seviyeyi başarı ile atlatan kişi, bundan sonra kendini yavaş yavaş toparlayacaktır. Ne kadar zamanda unutulacağı, ilişkinin uzunluğuna, yoğunluğuna, paylaşımlara ve en önemlisi gidenin yerini dolduracak, hatta onu aşacak niteliklere sahip birinin karşımıza çıkmasına bağlı olarak değişecektir.
Anlattıklarım genel olarak karşılaşılan davranış biçimleridir. Bunun dışına çıkabilecek milyonlarca örnek bulunabilir fakat ne olursa olsun, yazının başında söylediğim herkes için geçerliliğini koruyacaktır. Ayrılık acısını geçirecek tek şey vardır: Zaman