Daha uyanmamalıydık masallardan.
Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar?
Ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın?
Ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan?
Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan?
iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler?
Daha uyanmamalıydık...
Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.
Bir şey oldu, bir yerlerde.
Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.
Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.
Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.
Nasıl özlüyoruz geçmişi...
Neden özler ki insan?
Hele birde mutsuz bir çocuksanız..
Çocuktuk çünkü.
İnanıyorduk.
Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.
Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.
İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.
Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak
Hiç göze gelmediler
Gözdesi de olmadılar kimsenin
Kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
Göz oldu mu yüreklerinin
Hiç anlamadılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Çözülemedi bakışlarındaki tarifsiz sevdalar
Kim dedi sevgimi
Sarıydılar yada soluk benizli
Çoğunlukla karaya yakın bir esmer
Ve onlar genellikle burunlarını hiç silmezler
Derin iç çekişleri bundandır
Dünyanın kahrından değil
Çünkü umurlarında değil
Onların farkında olmayanlar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar?
Ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın?
Ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan?
Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan?
iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler?
Daha uyanmamalıydık...
Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.
Bir şey oldu, bir yerlerde.
Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.
Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.
Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.
Nasıl özlüyoruz geçmişi...
Neden özler ki insan?
Hele birde mutsuz bir çocuksanız..
Çocuktuk çünkü.
İnanıyorduk.
Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.
Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.
İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.
Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak
Hiç göze gelmediler
Gözdesi de olmadılar kimsenin
Kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
Göz oldu mu yüreklerinin
Hiç anlamadılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Çözülemedi bakışlarındaki tarifsiz sevdalar
Kim dedi sevgimi
Sarıydılar yada soluk benizli
Çoğunlukla karaya yakın bir esmer
Ve onlar genellikle burunlarını hiç silmezler
Derin iç çekişleri bundandır
Dünyanın kahrından değil
Çünkü umurlarında değil
Onların farkında olmayanlar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular