Bilim adamları yıllardir canlılardaki sasırtıcı özelliklerin nasıl ortaya çıktıgını arastırmaktadırlar. Bu canlilarin nasil olup da bulunduklari ortamla hemen hemen ayni rengi alabildikleri, baska bir canlinin görüntüsünü nasil taklit ettikleri, savunma amaçli kullandiklari zehirlere karsi nasil bagisiklik kazandiklari, nasil olup da isabetli kararlar verdikleri, normal sartlar altinda düsman olmasi gereken canlilarin nasil olup da beraber yasadiklari, kendi aralarinda nasil iletisim kurduklari gibi pek çok sorunun cevabi bilim adamlari tarafindan verilmeye çalisilmaktadir.

Canlilardaki tasarim örnekleri, bize bu olaganüstü düzeni yaratmis olan Allah'in benzersiz sanatini ve gücünün sinirsizligini tanitan ayetlerden, yani delillerdendir. Önemli olan bu ayetleri görebilmek ve Allah'in yüceligini, büyüklügünü takdir edebilmektir. Allah bunu takdir edemeyen kisilerin durumunu bir ayetinde söyle haber vermektedir:

Göklerde ve yerde nice ayetler vardir ki, üzerinden geçerler de, ona sirtlarini dönüp giderler. Onlarin çogu Allah'a iman etmezler de ancak sirk katip-dururlar. (Yusuf Suresi, 105-106)

Köpekler

Köpekler insanoglunun hayatinda yadsinamayacak bir yere sahiptir. İnsanoglu çok uzun zamandan beri bu yaratiklari kullanmaktadir. Onlari kör bir kisiye yol gösterirken , çig veya enkaz altinda kalan bir kisiye ulasma çabasi içinde, genis arazide kaybolan bir kisiyi veya esyalarimizi ararken, polis kuvvetleri bünyesinde bir suçlu, uyusturucu ve bombanin pesinde, itfaiye için yanginin sebebini arastirirken, tekerlekli sandalyeye mahkum olan veya sagir bir kisinin yardimcisi, evimizin bekçisi, sürü hayvanlarimizin koruyucusu ve ailemizin nese kaynagi olarak görürüz. Düsünen ve aklini kullanabilen herkes köpege bu özellikleri verenin, üstün bir güç ve akil sahibi olan Allah oldugunu görecektir.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Köpekler, birçok canlidan çok daha zeki ve egitilmeleri çok daha kolay olan hayvanlardir. Bir bekçi köpegi kendi vücudundan 5-6 kat büyük bir canliyi etkisiz hale getirebilir. Ancak, çok ilginçtir ki, tehlike anlarinda böylesine vahsi olabilen bu köpekler sahiplerine hiç zarar vermezler. Kendi canlarini sahipleri için tehlikeye atabilirler ve ne olursa olsun sahiplerini zorluk anlarinda terk etmezler.
Farkli türlerde ve renklerde, büyüklü-küçüklü, tüylü-tüysüz yüzlerce köpek çesidinin olmasi Allah'in canlilari benzersiz, örneksiz yaratmasinin en güzel göstergelerinden biridir. Kuran ayetlerinde Rabbimizin örneksiz yaratisi söyle anlatilir:

Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandir... O, herseyi yaratmistir. O, herseyi bilendir. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baska ilah yoktur. Herseyin yaraticisidir, öyleyse O'na kulluk edin. O, herseyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 101-102)


Köpekler, havayi solumak için burunlarini kullanirlar. Hava buradan geçerken süzülür, isitilir, nemlendirilir ve oradan da cigerlere dolar. Bu canlilar, insanlarda oldugu gibi vücut isilarini düzenlemek için terlemezler, çünkü vücutlarinda ter bezleri yoktur. Isi ayarini solunum sistemleriyle yaparlar. Köpeklerin vücutlarindaki tüyler ise disaridan gelen isinin deri ile temasini önler. Hava sicakliginin artmasiyla köpeklerin vücut isilari da artar; vücut isisi artan köpekler meydana gelen fazla isiyi dillerini çikararak atarlar. Böylece sicak günlerde kalin tüylerine ragmen terlemezler. Allah onlara öyle mükemmel bir sistem vermistir ki; insanlarin yarim saat hareket edince hemen terlemesine ragmen, saatlerce hiç durmadan kosan köpekler yine de terlemezler.
Köpeklerin vücutlarinda bizde olmayan bazi özel sistemleri vardir. Bu sistemler sayesinde, hayvanin yürürken sürekli yere sürtünen patileri tahris olmaz, pençeleri de asinip kurumaz. Gördügünüz gibi Rabbimiz, yarattigi bu canlinin en küçük bir sorununu dahi onun için yarattigi bir koruma mekanizmasi ile çözmüstür. Rabbimiz herseyi birbiriyle uyumlu yaratandir. Bu örnekte de gördügümüz gibi Allah her canliyi ihtiyaci olan özelliklerle donatmistir. Böyle örnekler bizi düsünmeye ve Rabbimizin yaratisindaki sanati fark etmeye yönlendirir.


1-Görme Yeteneği

Görme yetenegi, köpekler arasinda irktan irka farklilik gösterir, zira gözlerin kafadaki yeri, irka göre degisir. Yassi yüze sahip köpeklerde optik açi 8°, kurda benzer yüze sahip olanlarda 15-25°, Spaniel Cocker ve Greyhoundlarda ise 80° civarindadir. Bu yapinin davranis üzerine etkisine örnek olarak; genis görme açisina sahip bir köpegin, etrafi çok rahat görebileceginden dolayi, kalabalik ortamlarda çabucak dikkatinin dagilmasi verilebilir. Bu nedenle, böyle köpekler daha izole ortamlarda, daha iyi egitilirler. Desmond Morris , bir av köpeginin, itaat yarismasi esnasinda, seyirciler arasindaki bir kadinin sapkasindaki kus tüyünü fark edip, ferma durusunda kaldigina sahit oldugunu belirtmistir.

Gözdeki optik sinire ait fibrillerin çapraz olmasi, yan görüs açisi için önemlidir. Insanda bu fibrillerin yarisi, köpek ve kedilerde ise üçte ikisi çaprazdir. Bu nedenle, köpek ve kediler insandan daha iyi yan görüs açisina sahiptir. Yine fibrillerin bu özelligi sayesinde bir çoban köpegi bir kilometre mesafeden hareketli nesneleri seçebilmektedir. Zaten köpekte iletisimin bir kismi bu görsel sinyallerle yapilmaktadir.

Insanda görme merkezi, konlarin yogun olarak bulundugu, ancak rodlarin bulunmadigi fovea adı verilen bölgedir. Bu bölge köpeklerde de bulunur, ancak renkli görmeyi saglayan kon yogunlugu daha azdir. Dolayısıyla renkleri daha az algılarlar.
Geceleri görebilirler mi?: Köpegin gözündeki retina tabakasinda bulunan ve gözün az isikta görebilecegi sekilde özellesmis olan isik reseptörleri insana göre çok daha fazladir. Retinanin hemen arkasinda bulunan yansitici hücre tabakasi olan tapetum, retinadan geçen isigin retinadaki fotoreseptif hücrelere ikinci kez çarpmasini saglar, böylece isigin gözde toplanma etkinligi yaklasik %40 oraninda artirilmis olur. Isigin az bir kismi ise, gözde tutularak sari-yesil göz isildamasini saglar. Bu durum, geceleyin köpek ya da kedinin gözüne dogru isik tutuldugunda görülebilir. Tapetum tabakasindaki rod ve konlar isigi öyle yansitir ki geceleri insandan daha iyi görürler ve düsük isik kaynaklarini iyi degerlendirebilirler.

Renkleri ayirt edebilirler mi?: Köpekte isigi algilama esigi insandan üç misli daha düsüktür, bu nedenle özellikle kisa dalga boyundaki renkleri ayirmada zorluk çekerler. Gün isiginda, görüntüyü, rodlardan ziyade konlar olusturdugu için (renkleri seçmeleri, bu renklere duyarli olan ve kon adi verilen görüntü olusturan yapilara baglidir), köpek muhtemelen sadece iki ana rengi, mavi, yesil ve bunlarin kombinasyonlarini görürler. Köpeklerde, saldiri egitiminde kirmizi renkli kolluklarin daha verimli oldugu söylenmektedir. O hâlde, kirmizi rengi ayirma yeteneklerinin oldugu düsünülebilir. Gerçekten de kirmizi gibi uzun dalga boyundaki renklerin köpekler tarafindan daha rahat ayirt edilebildigi bildirilmektedir (Whiteley, 1996). Ayrica köpekler, bütün renkleri göremeseler bile, renkleri ayirt etmeyi kolayca ögrenebilirler; zira beyinlerinde, insana göre az bile olsa, dalga boylarini ayirt eden ganglionlar bulunmaktadir.

Detaylari seçebilirler mi ve televizyon izleyebilirler mi? : Köpekler form ve desenleri ayirt etmede zorluk çekip, desenlerdeki detaylari görmezler. Bunun sebebi, tapetumun isigi dagitmasi ve retinal ganglionlara bagli olan rod sayisinin fazla olusuna ragmen, kon sayisinin azligidir. Köpekler bir grup arastirmaciya göre, kismen hareketli nesneleri takip edebilmeleri ve kismen de gölgeleri ayirt edebilmeleri nedeniyle saniyede 625 dotluk Avrupa ve ülkemiz televizyonlarini izleyebilmekte, saniyede 525 dotluk ABD televizyonlarini izleyememektedir. Birçok hayvan sahibi, köpeklerinin televizyon izleyebildigini söylese de, bu hayvanlarin izleme aktivitesiyle alâkali sayısal ölçümler yoktur.

Köpekler miyop mu?: Köpeklerin yakini odaklama yetenekleri insana göre zayiftir. Bu yetenek, insanin 1/15'i, kedinin ise 1/4'ü kadardir. Kedi ve köpek, 25 santimden yakin mesafeleri net göremez. Ancak bu ölçümlerin çogu ev hayvanlari üzerinde yapildigi için hatali olabilir; zira ev hayvanlari, ev içinde uzak cisimleri odaklama imkânina sahip olmadigi için miyop olma egilimindedirler, çünkü odaklama yetenegi sonradan gelisir ve küçük yastan itibaren baslanan egzersizlerle tam seviyesine ulasabilir.

Bu çok bilindik biri de ben mi tanımıyorum? Daha genel anlatalım böyle örnekleri mesela: “Örneğin, bir av köpegi, itaat yarismasi esnasinda, seyirciler arasindaki bir kadinin sapkasindaki kus tüyünü fark edip, ferma durusunda kalmıştır.”


2- Koku Alma

Koku alma yeteneklerinin gelismis olmasi sayesinde köpekler karsilarindaki canlilarin fiziksel özelligini basit bir koklamayla anlayabilirler. Kendi aralarindaki iletisim de büyük ölçüde koklayarak gerçeklesir. Bu gelismis koku duyulari, insanda da mevcut olan koku alma merkezi bulbus olfactarius'un daha büyük olmasi ve buraya ulasan sinir hücrelerinin yogunlugudur.

Köpekler, evcil hayvanlar içinde en iyi koku alandir.

Köpeğin beyninde koku duyusuyla ilgili bölgenin, insana göre çok daha büyük oldugu gerçektir. Köpekte koku korteksi beynin 1/3'üdür, bu rakam, insanda, ancak 1/20'dir.

Koku alma duyusu iki sekilde kullanilir: Ya bir maddenin koklanarak analizi ya da tat alma duyusuyla ortak kullanim. Dolayisiyla koklamak köpek yasaminin en vazgeçilmez duyusudur. Bu bakimdan koklama duyusu, görme ve duyma duyularindan daha önemlidir. Kör bir köpek yasamda, koku duyusu olmayan bir köpek kadar zorluk çekmez. Köpekler burnuyla görür deyimi son derece yerinde bir deyimdir, çünkü:



Yiyeceklerini seçmenin yani sira özel objelerin izini sürmede veya kisilerin takibinde, esya ya da kisileri tanima ve yerini saptamada koku duyularini kullanirlar.
Iz takibinde, özellikle kisilere özgü yag asitlerinin kokusunu ayirt edebilirler .
Koku ile karsisindaki sahsin ruhsal durumu ve niyetini anlarlar.
Canlilarin, objeler üzerindeki kokularini bir hafta, hattâ bazen haftalar sonra dahi algilayabilirler.
Tek yumurta ikizlerinin kokusunu dahi ayirt edebilirler.
Kokuyla fertleri ayirt etme yetenekleri egitimle daha da gelistirilebilir.
Yavru köpegi yalayan anne onunla koku bagi kurar.

Ayrica koklama, köpekler arasi iletisim için son derece önemli bir araçtir. Bütün köpekgiller, iletisim için birbirlerinin agiz çevrelerini koklarlar. Köpekleri, tüm bu şaşırtıcı özellikleriyle birlikte, kusursuz bir sekilde Allah yaratmistir. Allah, Kendi yaratisindaki üstünlük için Kuran'da söyle buyurmaktadir:

O Allah ki, yaratandir, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'sekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlarin tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Hasr Suresi, 24)

3- Tat Alma

Köpekler, insaninkine benzer bir tat alma duyusuna sahiptir. tad alirken sahip olduklari büyük, kasiksi dili kullanirlar. Dillerinde varolan reseptörler sayesinde tad alma duyulari oldukça güçlüdür. Örnek vermek gerekirse farkli su kaynaklarindaki tad farkliliklarini rahatlikla ayirt edebilirler.

Bu duyu alinan gidanin tadiyla kokusunun bilesimidir. Tat duyusu, dil yüzeyinde bulunan ve papilla adi verilen alicilar tarafindan algilanip, sinirler yoluyla beyne iletilir.

Köpekte, sekere duyarli olan ve bazi amino asitlerden de kuvvetli sekilde etkilenebilen tat alicilarinin sayisi, diger alicilardan daha fazladir. Bu aminoasitlerin çogu, bu alicilarda seker tadi uyandirdigindan tatli aminoasit adini alir. (L-sistein, L-pirolin, L-lizin ve L-löysin) Bu maddelerin çogu insana aci gelir. Köpekler, bu grup maddelerden olan L-triptofani sevmez. Kedilerle köpekler arasindaki en önemli farklardan biri olan, sekerli gidalarin sevilip sevilmeme nedeni de bu alicilar arasindaki farkliliklardir.

Köpekte sekerden sonra en fazla, asitlere duyarli alicilar vardir. Bu alicilar, fosforik asit, karboksilli asitler, nükleotid trifosfatlar ve histidin gibi maddelerin yani sira L-taurin ve L-sistein gibi aminoasitler tarafindan uyarilir, inosin monofosfat ile de inhibe olurlar. Kediye kiyasla daha fazla omnivor (hem otçul hem etçil) olan köpek, seker ve meyve gibi yüksek enerjili gıdaları yeme avantajina sahiptir.



5- İşitme

Köpekler oldukça duyarli kulaklarini sesin geldigi yöne dogru çevirerek bulunduklari ortamda duymak istedikleri sesleri analiz ederler. Bunu yapabilmek için tek kulaklari dahi yeterlidir. Belirli frekanslara kadar, insan ve köpekler iyi duyarlar, ancak köpekler insanlarin duyamayacagi yüksek frekanstaki sesleri de duyabilirler. Köpekler, dalga frekanslari 20.000-100.000 titresim/s olan sesleri duyabilme yetenegindedirler. Hâlbuki insanlarda bu rakam maksimum 20.000 titresim/s'dir.

Bu özelliklerinden dolayi köpekler, piyasada satilan, insanlarin duyamayacagi ultra dalga-düdük seslerine yanit verebilmektedir. Köpeklerdeki bu üstün duyma kabiliyeti Allah'ın eşsiz yaratmasının bir delilidir.
Köpek ve kediler, 1/8-1/10'luk ses tonlarini ayirt edebilirler. Duymada maksimum frekans esigi 60-65 kHz'dir. Ancak en gerçekçi olarak duyabildigi frekanslar 41-47 kHz'dir. Bu hayvanlar 10 oktavi rahatlikla duyabilirken, bazi insanlar ancak 8 oktavi duyabilmektedir.

6- Kulak Kepçesi

Köpekte kulak kepçesinin yönü, ses dalga merkezinin bulundugu yöne dogrultulur. Seslerin duyulmasi için kulak kepçesinin hareketli olmasinin gerekli olup olmadigi tartisilmaktadir. Kepçe, gelen sesin spektrumunu yansitmak üzere burusuk bir yapidadir. Bu sayede ses kaynaginin uzakligi ve yeri saptanir. Bu islemlerde, beyinde kompleks bir mekânizmayla, kulak kepçelerinin hangi açiyla, ses dalgasinin yayildigi kaynaga çevrilecegi hesaplanmaktadir.

Kulagin sekli her köpek irkinda, o irkin özelliklerine uyum saglayacak sekilde yaratilmistir. Bu sekil farkliliklarinin duyma yetenegi üzerinde ne gibi etkiler yaptigi yeterince acik degildir. Vücut büyüklügüne oranla farkli olan kulak zari büyüklügünün, duyma yetenegini etkiledigi düsünülse de bunun aksini ispatlayan arastirmalar yapilmistir. Bir arastirmada kanis irki köpeklerle Saint Bernard irki köpeklerin duyma yetenegi arasinda fark saptanmamistir. Ancak muhtemelen ses kaynaginin yerini saptamada kulak kepçesinin rolü oldugu düsünülürse, köpek irklari arasinda kulak kepçesinin sekil ve dikligindeki farkliliklarin önemli oldugu söylenebilir.


7- Terleme

Çogu memeli gibi köpekler de bazi fiziksel fonksiyonlar sayesinde vucut isilarini kontrol edebilme yetenegine sahiptirler. Termoregülasyon olarak adlandirilan bu yetenek sayesinde köpekler degisik iklim ve hava sartlarina uyum saglayabilirler.
Çogu memeli terleme yoluyla vucut isisini dengeler. Ancak köpek derisinde ter bezleri olmadigi için onlar sik nefes alarak isiyi dengelerler. Bu sekilde daha çok oksijen solur ve buharlasmayi haliyle serinlemeyi çabuklastirir.


Ayrica derileri vasitasi ile de isiyi kontrol edebilirler. Soguk havalarda kürklerini kabartarak sicak havayi hapsederler. Sicak havalarda ise kürk deriye yakin tutularak sicagin etkileri azaltilir.



8- Dokunma

Köpeklerde en duyarli bölgeler, agiz ve burun çevresidir. Patilerdeki duyarlilik diger etçillere göre daha zayiftir. Bu tür duyusal özellikler beynin serebral korteks adlı bölgesinin yapisiyla alâkali olup, bu bölgede ayaklar için ayrilan alan köpekte %20, kedide ise %30'dur.

Diger etçillerde oldugu gibi, duyu sinirleri daha çok burun uçlari, biyik ve biyik diplerinde bulunur. Biyiklar kati yüzeylere dokundugunda, bu maddeler hakkinda beyne bilgi iletilir; bu özellik, hayvanin karanlikta manevra yetenegini artirir. Ayrica biyiklar kompleks bir madde koklanirken de beyne bilgi saglar. Bunlar, hareketli nesnelerin titresimlerini de algilayabilirler. Ancak bu yetenek kedilerde daha fazladir.

Köpekler kafalarini iyice yere yakinlastirmis vaziyette ayak izlerini koklarken, çene altindaki interramal killardan ve çene alti koku bezlerinden yararlanirlar, bunlar ayni zamanda kafanin yere çarpmasini önler. Bu killara sahip olmayan kediler kafalarini yerden yukarida tutarlar. Kulagin önünde ve altinda bulunan killar, büyük deri bezlerine yakindir ve bu nedenle, koku yayma gibi ek bir görev alirlar.


Killar tarafindan alinan mesajlar, kil köklerinde bulunan mekanoreseptörler tarafindan beyne iletilir. Farkli yapisal niteliklere sahip olan bu reseptörler derinin üzerinde yayilmis olarak bulunur. Isi farkliliklari da mekanoreseptörler tarafindan algilanabilir. Ancak isi algilamada esas sorumluluk termoreseptörlerdedir. Soguk ve sicagi algilayan reseptörler -30° C ile +40° C arasindaki isiya duyarlidirlar. Köpegin dudaklarinda, kedilerde olmayan maksimum 35° C'de islev gören bir reseptör daha vardir, ancak görevi bilinmemektedir.

Açiktir ki dogada karsimiza çikan her canli ve bu canlilarin sahip oldugu özellikler üstün bir Yaratici'nin varligini açikça göstermektedir. Iste o Yaratici, sonsuz sefkat ve merhamet sahibi olan Allah'tir.